İLİ:
GENEL
TARİH:
27/09/2013
DAVET
HEPİMİZE, HEP BİRLİKTE CAMİYE!
Okuduğum âyet-i kerimede Yüce
Rabbimiz: “Mümin erkeklerle mümin
kadınlar birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır.”[i]
buyuruyor.
Okuduğum hadis-i şerifte de
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s): “Allah’ın
kadın kullarını Allah’ın mescitlerinden alıkoymayın”[ii]
uyarısında bulunuyor.
Muhterem Müminler!
Yeryüzünün ilk mabedi olan Kâbe’nin
temellerini İbrahim (a.s), oğlu İsmail’le birlikte atmış, mü’minlerin kıblegâhı
olan bu mekân onların ellerinde semaya yükselmiştir. İbrahim Peygamber’in sevgili
eşi, İsmail Peygamber’in annesi Hz. Hacer’in Beytullah’ın harcında emeği vardır.
Hacer validemizin Safa ve
Merve’de ayaklarının izi, Hicr’de hatırası vardır. Zemzem suyu, onun sa’yinin
hürmetine ikram edilmiştir. Hac ve umre ibadetini yerine getirirken hepimiz Safa
ve Merve tepelerinde onun izinde yürürüz.
İsa (a.s)’ın annesi Hz. Meryem de
gönlünü Rahman’ın evlerine bağlamıştır. Kadınların mabetlere alınmasının yasak
kabul edildiği bir dönemde Meryem’i mabede en güzel şekilde kabul eden ve
mihrapta eğiten Rabbimizdir. Mabede adanmış bir kadın olan Hz. Meryem, bu
mukaddes mekânda rükû edenlerle birlikte rükû etmiş, arınmış ve iffetin timsali
olmuştur. Ömrünü Beytülmakdis’te Rabbinin himayesinde, O’na ibadet ve taatle
geçirmeye adamış ve bu sebeple bulunduğu mabette nice ilahi lütuflara mazhar
olmuştur.
Hacer ve Meryem validemiz gibi
kalbi mescitlere bağlı olan hanımlar, Allah’ın mabetlerinde O’nun lütuf ve
kereminden faydalanmaya devam etmişler, Mescid-i Nebî’de Sevgili Peygamberimizin
ardında saf tutma mutluluğuna erişmişlerdir. Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.s) ile
birlikte kıyama durmuşlar, rükûya eğilmişler, secdeye varmışlardır.
Kardeşlerim!
Saadet asrında hanım sahabiler, Cuma
namazlarına katılarak bu mübarek vaktin feyiz ve bereketinden yararlanmış,
Allah Resûlü’nün dilinden hutbe dinlemişlerdir. Aynı şekilde bayram namazlarını
Medine’nin namazgâhında coşkuyla eda etmişler, tekbirlere ortak olmuşlar,
dualara hep birlikte amin demişlerdir.
İslam’ın ilk hanım talebeleri, kendilerine Mescid-i
Nebevî’nin ilim halkalarında yer bulmuş, mescidin bereketli ve feyizli ortamından
mahrum kalmamışlardır.
[i]Tevbe, 9/71.
[ii] Buhârî, Cuma,
13; Müslim, Salât, 136.
İşte bu sebepledir ki Müslümanlar,
dinleriyle ilgili pek çok hususu bu hanım sahabilerden öğrenmişlerdir. Onlar,
İslâm’ın ilim ve irfanını sonraki nesillere taşımışlardır. İslâm medeniyetinin inşasında bu
kutlu neslin, Hz. Âişe’lerin, Fâtımaların, Esma’ların, Âtikelerin, Hala
Sultanların eşsiz çaba ve gayretleri vardır.
Değerli müminler!
Ancak
saadet asrıyla aramızdaki mesafeler arttıkça, Sevgili Peygamberimizin hutbemin
başında okuduğum hadis-i şerifi adeta unutulmuştur. Hanım kardeşlerimiz zaman
zaman Allah’ın mescitlerine yabancılaşmış, eşleriyle çocuklarıyla ibadet
edebilme neşesinden mahrum kalabilmişlerdir. Aynı kubbe altında müminlerle
birlikte Rablerine el açıp âmin demekten, kadın-erkek, yaşlı-genç, büyük-küçük hep
birlikte ümmetçe Allah’a secde etmekten uzak kalabilmişlerdir. Mescitlerdeki
huzuru yuvalarına taşıyamaz olmuşlar, cami özlemlerini Ramazan gecelerinde teravihlerle
gidermeye çalışmışlardır.
Kardeşlerim!
Bugünün
Müslüman hanımları, kalabalıklardan sıyrılarak ruhlarını dinlendirecekleri, bir
an olsun soluklanacakları manevi mekânlara ihtiyaç duymaktadır. Bugün hayatın
hemen her alanında var olan kadına Rahmanın evlerinin kapıları da ardına kadar
açıktır. Camilerimiz Müslüman hanımların nezaketinden, zarafetinden mahrum
bırakılmamalıdır. Allah’ın kadın kulları İslam’ın temel ilkeleri doğrultusunda,
camilerde kıymetlerine yakışan yerlerde misafir edilmelidir. Onlar, mermerlerin
nabzında çarpan tekbirleri hissedebilmeli, kubbelere dolan âminlere şahit
olabilmelidir. Bu mukaddes mekânlarda hissettikleri huzuru yuvalarına
taşıyabilmeli eşleriyle çocuklarıyla birlikte aynı kıbleye yönelip aynı Rabbe
secde etmenin sevincini yaşayabilmelidir. Müslüman aile, kadınıyla, erkeğiyle,
çocuğuyla huzurun, huşûnun, muhabbetin, maneviyatın tadına mescitlerde
varabilmelidir.
Kardeşlerim!
Geliniz!
Camilerimizi tıpkı saadet asrında, Peygamber Mescidinde olduğu gibi hayatımızın
merkezine taşıyalım. Huzur taşsın dünyamıza. Kadınıyla, erkeğiyle, genciyle,
yaşlısıyla sıradağlar gibi tek vücut olup Rabbimizin huzurunda kıyama duralım. Ailece
aynı kubbe altında rükûlarda, secdelerde buluşalım. Eşlerimizle, çocuklarımızla
hep birlikte camilerde hayat bulalım. Unutmayalım ki camiler, ancak bu şekilde Rabbimizin
istediği gibi imar edilmiş olacaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığımız, 1-7 Ekim tarihleri arasında kutlanan Camiler
ve Din Görevlileri Haftası’nın bu seneki temasını “Cami, Kadın ve Aile” olarak
belirlemiştir. Hafta boyunca vaazlarda ve düzenlenecek çeşitli etkinliklerde konu
kapsamlı bir şekilde ele alınacaktır. Böylece konuyla ilgili toplumsal şuur
oluşmasına ve camilerimizin Resulullah dönemindeki fonksiyonuna kavuşmasına
katkı sağlanacaktır. Bu vesileyle söz konusu haftanın hayırlara vesile olmasını
Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Hazırlayan:
Diyanet İşleri Başkanlığı
0 Comments
EmoticonEmoticon